BALI'NIN ÖTESİNDE: JAVA ADASI, JAKARTA VE YOGYAKARTA
Endonezya deyince akla hemen Bali Adası gelse de, on binden fazla adası olan bu büyük adalar ülkesinin kalbi aslında Java’da atiyor. Başkenti Jakarta aynı zamanda ülkenin ekonomik başkenti. Son yıllarda parlamento kararı ile başkentin, Borneo Adasının güneyinde yer alan Endonezya’ya ait toprakların adı olan Kalimantan’a taşınmasına karar verilmiş Dünyanın en eski ormanlarını barından bu adanın doğusundaki “Nusantara” kenti, başkent olma hazırlıklarını maalesef çevreyi katlederek devam etmekte. Java Adasının merkezinde yer alan Yogyakarta sehri (JOJAKARTA okunur) ülkenin kültür başkenti. Bali’nin meşhur Hinduist kültüründen çok farklı olmakla birlikte, bu şehir Endonezya Cumhuriyetinde özerk bir bölge ve kraliyetle yönetiliyor. Bize karışık gelen bir kavram olsa da, Yogyakarta’da 1756 Yılından beri hüküm sürmüş ve Hollanda sömürgesine dayanmış ve onlarla mücadele etmiş, halkının çok sevdiği ve saydığı bir kraliyet ailesi var. Hatta bu kraliyet ailesi sayesinde Endonezya bağımsızlığını kazandığında, Yogyakarta geçici olarak başkent ilan edilmiş. Dört bir yanını saran volkanik oluşumlar ve ırmaklar sayesinde Java’nın bitki örtüsü ve doğası da en az Bali kadar zengin ve güzel. Yoyakartada aynı zamanda dünyanın en büyük Budist Tapınağı olarak bilinen Borobudur ve aynı şekilde ihtişamlı Prambanan Tapınakları da yer almakta. Endonezya seyahatiniz 15 günden fazlaysa, Java Adasının batısına giderek aktif yanardağda gün doğuşunu izledikten sonra, 1,5 saat uzaklıktaki rıhtımdan Bali teknelerine binip Endonezya seyahatine devam edebilirsiniz. Java Adası gerçekten büyük, ulaşımı ve zamanı iyi hesap edin ki, Bali’ye yeterince vakit ayırabilin! Bali’de 6 Gün.
JAVA'DA 4 GÜN JAKARTA VE YOGYAKARTA
1.GÜN
Endonezya Jakarta Havalimanına varisin ardından Yogjakarta iç hat uçuşu öncesi başkent Jakarta’da kısa bir gezinti. En son gelişimde Jakarta’daki trafik sorunu nedeniyle, yalnızca İstiklal Cami’sini ziyaret edebildim. Cami alıştığımız mimariden çok farklı olduğu için benim pek hoşuma gitmedi. İlk devlet başkanı Sukarno, ülkedeki dini toleransın bir göstergesi niteliğinde tarihi katedralin tam karşısına inşa ettirmiş.
Jakarta İstiklal Cami
Daha önceki gelişimde 1 gece Jakarta’da kalarak, Kuta Tua-Eski Jakarta merkezi ve Sunda Kelapa Limanını ziyaret etmiş ve Milli anıt Monas’ın en üst katına çıkmıştım. Jakarta’ya çirkin diyenlerin, Kuta Tua’yı görmediklerine emin olabilirsiniz. Hollandalıların baharat ticaretini kontrol ettiği dönemden kalan tarihi mahalle ve Endonezya’nın en parlak dönemine şahitlik eden Sunda Kelapa geleneksel Phinisi ahşap teknelerle dolu. Eğer dönüşünüz yine Jakarta Havalimanından ise ve valizinizde hala yer varsa, metrobüse atlayarak modern alışveriş merkezlerinden Central Park’a veya gidebilirsiniz. Yoygakarta Jakarta’dan Jojakarta şehrine yaklaşık bir saat suren bir iç hat uçuşundan sonra Yogyakarta’ya aksam geç saatte vardık. Endonezyalılar aksam yemeklerini erken yedikleri için tüm restoranlar açık değil. Sokakta birçok yemek tercihi olsa da Taiwan’daki veya Tayland’daki sokak yemeklerinden sonra hiç iç açıcı görünmüyorlar. Yine de terası olan tropikal bitkiler içindeki Legion Garden Restaurant’ta tipik Java yemekleri yedikten sonra saat farkına alışmak üzere hemen uyumaya geçiyoruz.
2. Gün
Dünyanın en büyük budist Tapınağı, Borobudur
Candi Pawon, Yogyakarta
Borobudur
Yoygakarta Borobudur arası yaklaşık 40km ancak çok trafik olduğu için 2 saat sürüyor. Hafta sonları ve/veya erken yola çıkarsanız 1 saatte gidilebiliyor. Borobudur ikiz volkan dağları ve iki nehrin arasında bulunduğundan yol manzarası çeşit çeşit bitkiler, çiçekler, ağaçlar, pirinç tarlaları ve volkan manzaralarıyla dolu. Eskiden beri kutsal sayılan bu çok verimli topraklara Java’nın bahçesi denirmiş.
M.S. 9.yy ‘da yapılmış ancak 1814’te İngiliz Thomas Stamford Raffles (aynı zamanda modern Singapur’un kurucusu) tarafından bulunan Borobudur, bu tarihe kadar etrafındaki volkanların küllerin altında saklanmış. 1986’ya kadar halk rahatça girebildiği çoğu içindeki çoğu Buda heykel zarar görmüş.
Borobudur dünyanın en büyük Budist tapınağı. Ancak tek bir parça tapınak olduğundan ve covid yasakları nedeniyle tapınağa giriş olmadığı için (zaten son yıllarda giriş ücreti haricinde tırmanmak için ayrıca 100 USD’a kadar yüklü bir ücret ödemeniz gerekiyormuş) bu büyüklüğü algılamak zor. Farklı tapınaklardan oluşan Siam Reap veya Angkor Wat bana daha büyük gelse, öyle değilmiş.
Borobudur Tapınağı iç içe girmiş kat kat teraslardan oluşuyor. Terasların üzerinde içinde meditasyon yapan Buda’nın saklandığı çanlar var, bunlara Stupa deniyor. Sadece son üç kattakiler yuvarlak. Son kattaki stupa ise point zero yani buda yok, Nirvana’yı temsil ediyor. İlk katlardaki kabartmalarda, “alt kat” olduğu normal günlük hayatlar anlatılıyor. Burada insanoğlunun dünyevi ihtiyaçları ve yaşamlarıyla ilgili kabartmalar var, bunlara kama sutra figürleri de dahil.
Tırmanamadığım için oldukça hayal kırıklığına uğruyorum. Etraftaki manzara ve gördükleri veya sormaya cesaret ettikleri her Batılı turistle fotoğraf çektirmek isteyen Endonezyalı turistlerin neşesi keyfimi yerine getiriyor.
Borobudur’un girişinde ve çıkışında hediyelik eşya satan onlarca tezgah var. Sıcakta elinizde poşetlerle yürümemek için gezi sonunda alışveriş yapmak daha mantıklı.
Yogyakarta’dan Borobudur’a gitmenin en ekonomik ancak en yavaş yolu halk otobüsleri. Yaklaşık 3 Eur’ya Trans Jogja 2B otobüsünden Jombor Terminal’ine gidip ordan Candi Borobudur Otobüslerine binebilirsiniz. ‘Grab’ uygulamasını kullanarak (yaklaşık 25 eur) veya pazarlıkla rehberli özel araç kiralayarak da gezebilirsiniz. (yaklasşık 35-40 EUR) Yoygakarta’da Borobudur’a düzenlenen grup turlarından birine de katılabilirsiniz.
Borobudur’un giriş ücreti yaklaşık 25 EUR. 45 EUR’ya bir sonraki gün gezeceğiniz Prambanan’ın girişinin de dahil olduğu bileti tercih ederseniz toplamda kişi başı 5 EUR 5tasarruf etmiş olursunuz. Alacağınız bilet 48 saat geçerli.
Borobudur ve Prambanan Java Bölgesinin en önemli ve etkileyici tapınakları. Eğer vaktiniz varsa hem aralarındaki mesafeden dolayı hem de ikinci gezeceğiniz tapınağın sizde yaratacağı etkiyi azaltmamak için Borobudur ve Prambanan’ı aynı gün gezmeyin.
Borobudur’dan sonra Candi Pawon tapınağı yanındaki bahçe içinde şirin bir cafede kopi luwak molası veriyoruz. Kopi Luwak kahvesi, Endonezyalı çiftçilerin kişisel kullanımı için kahve çekirdekleri yetiştirmelerinin yasak olduğu Hollanda sömürge yönetimi sırasında ortaya çıkmış. Yasak nedeniyle çiftçiler kahve içebilmek için üretimden arta kalan meyve ve çekirdekleri yerlerde aramaya başlamışlar. Misk kedilerinin dışkıları da da bu arayışa dahil olmuş. Hatta en iyi kalite kahve çekirdeklerinin bu kakalarda bulunduğunu keşfetmişler.
Şimdi Kopi Luwak’ı en lüks dükkanların raflarında ve en iyi kafelerde ve yüksek talep nedeniyle üretimi Çin, Vietnam Kamboçya ve Filipinler’e de yayılmış durumda. Özellikle Endonezya’da ve Vietnam’da turistlere aşırı derecede pahalı satılıyor.
Kilosu 300-1300 EUR arası değişen dünyanın en pahalı kahvesini içme deneyimi maalesef misk kedilerine büyük acılar yaşatıyor. Güney Asya’da artık önemli bir gelir kaynağı olduğundan bu şirin ve masum hayvanlar esaret altında yaşıyorlar. Çoğu zaman kafeslerde yaşamaya mahkûm edilen bu hayvanlar artık kaliteli kahve çekirdeklerini seçmekte özgür de olamadıkları için kahvenin kalitesi de düşüyor. O yüzden bu kahveyi tüketmeden önce bir kez daha düşünün.
Luwak kahve çekirdekleri
Kahve Çekirdeklerini Sindirmesi ve Dışkılamasıyla Dünyanın En Pahalı Kahvesini Üreten Misk Kedileri
Borobudur’a gitmek için Borobudur’un 2-3 km. uzağında bulunan Pawon ve Mendut Tapınakları, Borobudur’la kuzeyden güneye düz bir çizgi üzerinde bulunurmuş. Candi Pawon Tapınağı daha küçücük, buraya arınma ve temizlenme için diğer tapınaklardan önce gelinirmiş. Candi Mendut Tapınağı daha büyük, tapınak bahçesindeki yaşlı bilgelik ağacı Bodhi dikkat çekiyor. Gautama Buddha bu ağaç türünün altında aydınlanmaya ulaştığı için Bodhi kutsal sayılıyor. Candi Mendut’un yanında genelde yabancıların rahip olmak için geldikleri bir manastır var. Buranın girişi ücretsiz. Çok güzel ve geniş bir bahçenin içinde harika heykeller ve bitkiler var. Rahipler içerde meditasyonla meşgul oldukları için onlarla karşılaşmak biraz zor.
PRAMBANAN TAPINAGI
Endonezyalılar turistlerle fotoğraf çektirmeye bayılıyorlar!
3. Gün
Yogyakarta Sarayı (Kratpon Yoygakarta Palace)
Yogyakarta Sarayı hem beyaz duvarlarının etrafındaki mahallelerde hala sarayın işlerini gören halkın hem de Yogyakarta’nın kraliyet ailesinin hala yaşadığı canlı bir tarihi eser. İçerisi Bangkok’taki saray kadar şaşalı olmasa da, içerisinde günlük hayatın devam ettiği seremoni bölümü ve geleneksel şık kıyafetleri ile gelip geçen müzisyen ve katılımcılar, turistlere farklı bir atmosfer yaşatıyor.
Buradaki müzede geçmiş kralların resimlerini de göreceksiniz. Kralın portrelerinde dikkatinizi çekecek yukarı doğru uzayan küpeler, bilgeliğin simgesi.
Prambanan Tapınağı yolunda Kali Opak Resto isimli, yeşillik içinde turistik ancak temiz, şirin ve lezzetli bir restoranda açık büfe yemek yedik.
Prambanan Tapınağı Giriş ücreti 387.000 IDR (Açılış saatleri 6.30-17.30)
Hinduist Prambanan Tapınağı, Kamboçya’daki Angkor Wat’tan sonra dünyadaki en büyük 2. Hinduist Tapınağı.
Teraslardan oluşan bu tapınağın bir terası tamamen yıkıldığı için üzerine eğlence parkı yapılmış. Tapınağı hafta sonu ziyaret ederseniz Endonezyalı gençlerin parka akın ettiğini göreceksiniz. Bu gençler sizi yakaladıkları yerde beraber fotoğraf çektirmek isteyecek, kaçış imkansız.
İkinci terasında ise 224 tapınak var ama çoğu yıkık durumda. Girişte tapınakların yerinde yıkılmış taşları ve üzerine çekip fotoğraf çeken ve çektiren insanları görünce panik olsam da, UNESCO restorasyon kurallarına taşların en az %50isinin orijinal tas olması gerektiğinden gerekiyor. O yüzden bir bölümün restore edilemediğini öğreniyorum.
Prambanan Hinduist olduğu için tapınaklarda Buda heykelleri yok. Tapınaklar, Hindu Tanrılardan Vishnu Brahma ve Shiva tanrılarından birine adanmış.
Tapınaklar Borobudur’daki stupalara benzeyen heykeller aslında lotus çiçeğinin ters çevrilmiş hali ve doğurganlığı temsil ediyor.
Duvarlarda RAMA SHINTA (Hinduların Romeo ve Juliet’i) hikayelerini anlatan rölyefler de var. Akşam Rama Shinta’nın aşk hikatesini anlatan dans gösterisine gideceğim için rehberin anlattıklarını dikkatle dinliyorum.
Jojakarta’daki trafik yüzünden en kısa mesafe bile çok uzun sürüyor. Yogyakarta’nın merkezinden Prambanan özel araçla bile 1 saat.
Akşam Purawisata ‘da Ramayana Ballet dans gösterisi. Kişibaşı yaklaşık 35 EUR ücreti olan ve açık büfe yemekten sonra modern bir anfitiyatroda yapılan gösterinin özellikle ormanda savaş ve yangını canlandıran ve gerçek ateşle oynadıkları sahneler çok etkileyici. Ancak bu tip kültürel etkinlikler ilginizi çekmiyorsa uzun gelebilir. Bali’de daha tarihi ve etkileyici mekanlarda daha uygun fiyata dans gösterisi izleyebilirsiniz.
Yogyakarta Sarayın arka sokakları
TAMANSARI - SU KALESI
TAMANSARI SU KALESI
4. GÜN
Eğer Yoygakarta Sarayının etrafını çeviren beyaz duvarların etrafındaki sokakları gezerseniz, geleneksel hayvan derilerinden yapılmış ve her biri belli bir karakter olan bizdeki Hacivat Karagöz’e benzeyen gölge oyunu kuklaları yapan küçük atölyelere rastlayabilirsiniz. Bu kuklalardaki her bir detayın temsil ettiği bir özellik var. Örneğin uzun kol cömertliği, kısa bacak doğaya yakınlığı, uzun burun meraklılığı temsil ediyor.
TAMANSARI - SU KALESI
Girişini ejderhaların koruduğu kraliyet bahçesi ve Yoygakarta sultanı tarafından kullanılan eğlence mekânı.
Su kalesinin içindeki iki havuz da sultanın haremi için. Efsaneye göre, Sultan havuzun başındaki kuledeki penceresinden hareminde yüzen kadılara doğru bir gül atarmış, gülü kapabilen Sultan’a eş olurmuş.
Sultanin yatağının altındaki boşluklara güzel kokulu koku çiçekler ve tütsüler yerleştirilirmiş.
TAMANSARI Su Kalesinin arka kapısından çıktığınızda ara sokaklara dalıp günlük hayattan sahneler görebilirsiniz. Kraliyet ailesinin yaşadığı sarayın ve Su Kalesinin etrafında kurulmuş en eski mahalle sokaklarında tepsiler üzerinde bırakılmış pilavlar, kalan yemekler, sokak hayvanları ve kuşlar için.
Hollandalılar zamanından dinlere yapılan baskılardan dolayı halk yeraltında cami ve gizli tüneller inşa etmiş. Cami yıkıldığı çin görünmese de, serin tünellerden geçerken canlı müzik çalan gençleri dinlemek çok keyifli.
Cafe Oleh Khas Jogya’da kahve molası verebilirsiniz.
Jojakarta çok güvenli bir yer. Gece geç saatte bile yanlız başınıza yürürken güvensiz hissetmiyorsunuz. Çok az göçmen alan ve tamamen yerli halktan oluşan bir şehir. Nüfus şehirde yaklaşık 700bin, etrafındaki yerleşim bölgeleri de sayılırsa 3 milyona ulaşıyor. Yogyakartalılar diğer Endonezyalılardan biraz farklılar. Sarayın burada bulunmasından dolayı insanlar sessiz ve saygılı. Yüksek sesle konuşmayan, korkunç trafikte bile korna çalmayan sakin bir halk. Çok da sempatikler. Her gittiğiniz yerde utanarak ama hep gülümseyerek sizinle meşhur biriymişsiniz gibi fotoğraf çektirmek istiyorlar.
Yogyakartalılar tüm Endonezya’nın her yerinden turist alan bir yer. Yine de trafikle baş etmek üzere hükümet yeni bir kararla Pazartesi Günler, müze ve sarayları kapatıyor.
Şehir merkezinin en canlı yeri Malioboro Caddesi. Burada AVM’lerden fast food zincirlerine, batik kumaş pazarı Pesar Beringharjo’dan Çin Mahallesi girişine kadar herşey burada. Başlangıcında Platinium isimli AVM ve çevresindeki modern dükkanlar var, caddenin diğer ucuna doğru daha geleneksel bir al alıyor. Diğer uçtaki alışveriş merkezinin yan bahçesinde temiz ve çeşit çeşit yemek tezgâhları var.
Endonezya’daki en ucuz hediyelik eşyalar da buralarda satılıyor. Gündüz tapınaklar, akşam alışveriş, günün yorgunluğunu gece 21.30’a kadar açık masajcılarda atmak mümkün.